Kanserle mücadele eden Paul Auster: ‘Yazdığım son şey olabilir’

Yazar Paul Auster’in yeni romanı Baumgartner Türkçe okuruyla buluştu. Bir süredir kanserle mücadele eden Paul Auster,yeni kitabı için için “Yazdığım son şey olabilir” dedi.

The Guardian‘dan Nicholas Wroe‘nun sorularını yanıtlayan Paul Auster, Baumgartner’a, son yıllarda yaşadıklarına ve hastalığına dair konuştu.

76 yaşındaki yazar yeni kitabından şöyle bahsediyor:

“Kısa bir hikâye yazmayı denemek istiyordum. Kariyerim boyunca neredeyse hiç yapmadığım bir şey. Her zaman mütevazı boyutlarda kitaplar yazdım ve sonra takoz gibi kalın 4321 ve Burning Boy‘u yazdım. Gerçekten kasıtlı değildi. O kitapları düşürürseniz iki ayağınızı da kırabilirsiniz, bu yüzden daha kısa bir şey istedim ve bu yaşlı adam (Baumgartner kitabının kahramanını kastediyor) bana geldi, evinde oturuyor ve pencereden solucan toplayan kızılgerdanları izliyordu. Solucanlar adında bir öykü yazdım ama sonra onu bırakmak istemedim. Orada daha fazlası vardı ve bu yüzden tekrar başladım, neredeyse Buster Keaton tarzındaki bu açılışın altında daha karanlık bir şeyin gizlendiğini biliyordum.”

Paul Auster, son iki yılda yaşadığı travmatik olaylarla zorlu bir dönemden geçti. İlk olarak, önceki evliliğinden olan oğlunun gözetimindeyken torunu bebek yaşta hayatını kaybetti. Bu acı olay, Auster’ı derinden etkiledi. Oğlu daha sonra aşırı dozda uyuşturucudan öldü, bu da yazarı daha da sarstı.

Auster’ın yaşadığı ikinci zorlu durum, şimdiki eşi Siri Hustvedt tarafından Mart ayında Instagram’da paylaşıldı. Hustvedt, Auster’ın kemoterapi ve immünoterapi tedavisi aldığını duyurarak çiftin artık yaşadıkları yeri “Kanser Ülkesi” olarak adlandırdıklarını belirtti. Bu sağlık sorunu, Auster ve eşi için yeni bir mücadele sürecini başlattı.

BAUMGARTNER’İN KONUSU

Baumgartner, sevgili eşi Anna’nın ölümü sonrasında büyük üzüntü yaşayan yetmiş bir yaşındaki felsefe profesörü Baumgartner’ın emekliliğe ve dünyadan elini eteğini çekmeye hazırlanışını konu ediyor.

Roman, Baumgartner ile Anna’nın 1968’deki parasız öğrencilik yıllarında New York’ta bir yandan çalışarak diğer yandan yazarak geçirdikleri günlerin anılarıyla başlıyor, sonraki kırk yılı aşkın sürede yaşadıkları mutlu evliliklerini anlatıyor ve geriye dönüşlerle Baumgartner’ın Newark’taki ilkgençlik günlerini ve kökenlerini tanıtarak dolambaçlı bir şekilde hafıza ve anı sarmalları arasında ilerliyor.

Baumgartner Can Yayınları‘ndan Seçkin Selvi çevirisiyle yayımlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir