Uluslararası ilişkiler ve ekonomi alanında çalışmalar yürüten Han, İran’ın çeşitli örgütleri bölgede güvenlik tehdidi olarak algıladığını, son saldırılarla dünyaya ve gerilimin arttığı Ortadoğu’ya “güçlü bir duruş” mesajı vermek istediğini söyledi. Han, İran ve Pakistan sınırındaki Sünni Beluci etnik grubuna işaret ederek “Sınırlar zaten oldukça geçirgen. Beluciler sınırın iki yakasına da rahatça geçebiliyor” dedi.
Han, “İran’dan ayrılıkçı Belucilerden oluşan Ceyş el Adl’a yönelik saldırılarla Tahran’ın, toprak bütünlüğü ve güvenlik bakımından güçlü bir hâkimiyet mesajı verme amacında olduğunu” belirtti. “Aslında hem Pakistan hem de İran’ın Beluci ayrılıkçılığı noktasında hemfikir olduğunu ve dışarıya zaaf göstermek istemediklerini” söyleyen Han, İran’ın saldırısı sonrası Pakistan’ın “yanıt hakkını” kullandığını aktardı.
İran’ı da hedef alan IŞİD gibi bölgesel radikal grupların son dönemlerdeki saldırılarına dikkat çeken Han, “Kendi nedenleriyle bölgesel savaşı arzu edenler var. Bunlar radikallerle başlıyor, ayrılıkçılara ve hatta kimi istihbarat ağlarına kadar uzayabiliyor” dedi. Ortadoğu’daki düzeni kendilerince yeniden tasarlamak isteyen radikal İslamcı örgütlerin bölgesel savaş yaratmak istediklerini belirten Han, “Bu senaryoda İran’ın savaşa çekilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘İÇ SORUNLAR DERİNLEŞİR’
Ortadoğu’daki tablonun “Cam evde oturanların başka evlere taş atmaması gerekiyor” sözünü anımsattığını ifade eden Han, “Tırmanan gerilim, İran’a evinin camdan olduğunu hatırlatır. Ortadoğu’da Gazze konulu meselelere yanıt vermesini güçleştirir. Pakistan da zor duruma düşer. Dolayısıyla bu durum iki ülkede öncelikle kendi iç sorunları derinleştirir” yorumunu yaptı.