Antalya Diplomasi Forumu’nda düzenlenen “Umut mu Aldatmaca mı? Orta Doğu’da Yeni Bir Zemin Tahayyülü” başlıklı panelde İsrail’in Gazze’ye saldırılarının Orta Doğu’ya etkisi ve bölgedeki gerginlikler ele alındı.
Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu, Belek Turizm Bölgesi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu 2024’te moderatörlüğünü SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran’ın üstlendiği panele US Middle East Project Başkanı Daniel Levy, Middle East Eye Genel Yayın Yönetmeni David Hearst, İletişim Danışmanı Mahomed Faizal Dawjee ve Al Sharq Forumu Başkanı Wadah Khanfar katıldı.
ABD’nin küresel ilişkilerini yürütürken “ikiyüzlü” yaklaşım gösterdiğini savunan Levy, “Hayal kırıklığını dile getiren hatta İsrail Başbakanı’na konuşmalarında kaba isimler taktığına dair duyumlar aldığımız bir lideriniz var. Üzgünüm ama bu ciddi değil. Bu, bir koz değil. Bu, ateşkes sağlamaya çalışmak da değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Levy, ABD’nin Gazze’de yaşananları durdurmak için attığı adımların Batı Şeria’daki bir grup Yahudi yerleşimciye yönelik yaptırım kararı almanın ötesine geçmediğini belirterek, “Gazze’de bir katliam yaşanıyor ve atılan bu adımlar sadece bir avuç aşırılık yanlısına yönelik oluyor.” ifadesini kullandı.
Gazze’de Filistinli sivillere karşı uluslararası hukuk ihlallerinin sürdüğünü ve bunun durdurulabilmesi için ABD’nin İsrail’e yönelik desteğini sonlandırması gerektiğini kaydeden Levy, “ABD, sadece ateşkes için çabalamamakla kalmıyor, aynı zamanda İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine dair Uluslararası Adalet Divanında (UAD) bir dava varken bile bu ülkeye aktif bir şekilde silah sağlıyor.” dedi.
Levy, sözlerini şöyle tamamladı:
“İnsanlar, artık bunlara kanmıyor, siyasi liderlerin söylemlerindeki gerçek anlamları görebiliyor. Yaşadıkları toplumdaki ve uluslararası düzendeki adaletsizliğin Filistin meselesinde bu kadar keskin bir şekilde ortaya çıktığına şahit oluyorlar.”
“İsrail, Gazze’yi yaşanmaz hale getirmekte kararlı”
Hearst da şu anda Orta Doğu’da yaşananların bölgenin 10 ila 20 yıl sonra nasıl bir hal alacağında belirleyici bir unsur olacağını ifade ederek, “Eğer öylece durup hiçbir şey yapmadan olanları izlersek sonuçlarına hepimiz katlanmak zorunda kalacağız.” dedi.
Gazze’de yaşananların küresel bir dava haline geldiğini söyleyen Hearst, İsrail’in neredeyse her gün İngiltere’nin başkenti Londra sokaklarında protesto edildiğini dile getirdi.
Hearst, kamuoyunun Filistin devletinin adım adım parçalandığına şahit olduğuna işaret ederek, “İsrailli askerlerin, Filistinli anneleri yeni doğmuş bebeklerini dondurucu soğukta terk etmeye zorladığına şahit oluyoruz. İsrail’in Gazze’yi yaşanmaz hale getirmekte kararlı olduğunu görüyoruz. Peki biz ne yapıyoruz? Bunu normalleştiriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Filistinlilerin özgürlüğü için duyulan istek, Güney Afrika halkının DNA’sına işledi”
Güney Afrika’nın apartheid deneyimi nedeniyle Filistin halkının mücadelesine empatiyle yaklaştığını belirten Dawjee de “Güney Afrika, reklam olsun diye UAD’ye başvurmadı. Başvuruyu, özgürlüğe karşı hissettiği derin arzu ile baskı ve ırk ayrımcılığına karşı sessiz kalmamak için yaptı.” ifadesini kullandı.
Dawjee, Filistinlilerin özgürlüğü için duyulan isteğin Güney Afrika halkının DNA’sına işlediğini, Güney Afrika Ulusal Meclisinde son 30 yılda Filistinlilerin haklarına ilişkin yaklaşık 60 konuşma yapıldığını ve Filistin meselesinin Güney Afrika gündeminin hep en üst sıralarında olduğunu kaydederek, “Her hafta UAD’nin kapısını çalıyor ve bir şeyler yapılması gerektiğini söylüyoruz. Neden diğer ülkeler bunu yapamıyor?” diye sordu.
Güney Afrika’da apartheid ile mücadele kahramanı ve Nobel Barış Ödüllü insan hakları aktivisti Başpisikopos Desmond Tutu’nun sözlerine atıfta bulunan Dawjee, “Merhum Başpiskopos Tutu, Filistin’i ziyaret ettikten sonra ‘Filistin’de gördüklerim, Güney Afrika’da yaşadıklarımızdan 10 kat daha kötü.’ demişti. Bunu aklınızda tutun ve size anlattığım apartheid deneyimlerimi 10 ile çarpın. İşte o zaman Gazze’de neler yapmamız gerektiği konusunda bir fikir edinebilirsiniz.” dedi.
“ABD, Gazze’deki mevcut kriz ve soykırıma suç ortağı”
Khanfar, Gazze’de yaşananlar sonrası, insanlığa liberal değerler, temel insan hakları, hukukun üstünlüğü, eşitlik, adalet ve demokrasi vadeden Batı merkezli dünya düzeninin çökeceğini söyledi.
Batılı hükümetlerin çoğunun ve Amerikan yönetiminin Gazze’deki “mevcut kriz ve soykırıma suç ortağı” olduğunu belirten Khanfar, “Batı’nın dünyaya barış getiremeyeceği gerçeğini en son anlayan Orta Doğu oldu. Belki de Latin Amerika, Asya ve Afrika, bunu bizden önce keşfetti. Gazze sayesinde artık siyah ve beyazı görebiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Khanfar, bundan sonra olacakları, Batı merkezli modern yönetim modelinin, siyasetin, dünya düzeninin çöküşü ve nihayetinde bölgesel düzenin yükselişi olarak sıraladı.