Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuştu.
İçinde bulunulan üniversitenin kuruluş günlerini, hatta kuruluşundan önceki günlerini hatırlayan birisi olarak 20 yılda ne kadar büyük mesafe alındığını ne kadar verimli sonuç elde edildiğini görmekten memnuniyet duyduğunu belirten Kurtulmuş, üniversitenin 20. yılının, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıl dönümüne denk geldiğini, bunun ayrıca anlamlı olduğunu söyledi.
Türkiye ile Bosna Hersek arasında tarihi dostluğun bulunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye’nin her alanda ve her zaman Bosna Hersek’in yanında olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, Bosna Hersek’in bu coğrafyada varoluş ve daha ileriye gitme mücadelesini desteklediklerinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Bosna’nın, uluslararası alanda tanınmış statüsünün devam etmesi, toprak bütünlüğünün temin edilmesi, Dayton Anlaşması ile ortaya konulan Bosna’nın bütünleşik ve tek bir devlet olarak burada varlığı, Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de temel önceliklerinden birisidir. Aynı şekilde Bosna Hersek’te ve diğer Balkan ülkelerinde de gördüğümüz, özellikle genç neslin, Avrupa ülkelerine göç etmesi meselesinin de Balkan ülkeleri için önümüzdeki önemli tehditlerden birisi olduğunun farkındayız.
Bunun için diyoruz ki; işte bu üniversite gibi eğitim kurumlarının, iş alemine hitap eden üretim merkezlerinin Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin içerisinde var olması, aslında Bosna’nın geleceğinin de garantisidir, gençlerin de Bosna’da tutulmasının, burada var olmasının garantisidir. Bu anlamda Bosna Hersek’in önemli kurumlarından birisi olarak gördüğüm bu üniversitenin giderek güçlenmesini, giderek çok daha kuvvetli bir hale gelmesini temenni ediyorum. Şu anda görev yapan bütün arkadaşlarımıza, genç öğrencilerimize yürekten başarılar diliyorum.”
Dünyanın, büyük çatışmaların, büyük zorlukların, büyük türbülansların bulundu zor bir dönemden geçtiğini ve insanlık tarihinin en kırılgan dönemlerinden birisinde olunduğunu belirten Kurtulmuş, insanların üzerine düşen sorumluluğun, dünyadaki bu kırılganlıkları mümkün olduğunca azaltmak ve hakkaniyetle, adaletle yaşanabilecek bir dünyayı kurabilecek imkanları tesis etmek olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, bugün dünyanın birçok yerinde gerilimlerden bahsedildiğini ve bazı yerlerde ciddi sıkıntıların ortaya çıktığının görüldüğünü vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Halen birtakım gerilim potansiyelleri yaşayan Balkan coğrafyasında da Türkiye olarak bizim temel hedefimiz, Balkanlar’da istikrarın sağlanmasıdır. Bunun için Balkanlar’ın hem ırk hem din hem de kültürel ve mezhebi farklılıklarının korunmasına, bütün Balkan milletlerinin, eşit ve özgür milletler olarak bu coğrafyada yaşamalarına, aralarındaki farkı mümkün olduğu kadar müzakereyle, karşılıklı rızayla oturup konuşarak halletmelerine inanan bir ülkeyiz.
Bu bağlamda bir kez daha ifade ediyorum; Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü de sonuna kadar savunuyoruz. Ayrıca Kosova-Sırbistan arasındaki gerilimin de bir an evvel sonlandırılması, orada devam eden gerilimin de Bosna Hersek ile ilgili bir mesele olmadığını başından beri ifade ediyoruz.”
Göçmen tartışmalarıyla başlayan bir büyük tehlikenin de İslam düşmanlığı olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, İslam düşmanlığının “ötekine tahammül edemeyen” Batılı zihniyetin dışa vurumundan ibaret olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, “İslam düşmanlığı, sadece Müslümanlara karşı geliştirilen bir siyaset değil aynı zamanda Batı toplumlarını içten içe çürüten, Batı’nın mutedil ve makul ana damarlarını körelten, zehirleyen çok tehlikeli, çağdaş bir hastalıktır. Bu hastalıktan dünyanın kurtulabilmesi lazım.” diye konuştu.
Kurtulmuş, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarında, kendisi konuşurken dahi onlarca bebeğin, kadının, yaşlının ve masum insanın öldürüldüğünü söyledi.
Gazze’de yaşananlarla insanlığın suç defterinin açıldığını vurgulayan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Üç şey üzerinden yakın tarihimizi anlatmaya çalışacağım; Auschwitz, Srebrenitsa ve Gazze. Auschwitz’de 20. yüzyılın en büyük katliamı, en büyük soykırımlarından birisi yaşanmıştı. Maalesef o zaman Avrupa’da faşistler, Naziler tarafından toplama kamplarına alınan Yahudiler ve Çingeneler hem de ‘medeni Avrupalıların’ gözleri önünde cayır cayır o fırınlara atılmışlardı. Gel zaman git zaman tarih değişti, insanların tavrı hiç değişmedi. Burada ben üç kere o törenlere katıldım, her katıldığımda o Srebrenitsalı insanların çığlıklarını içimde hissettim.
Srebrenitsa’da dünyanın, modern Batı’nın gözü önünde hem de 20. yüzyılın sonuna doğru 9 bine yakın Boşnak kardeşimiz, Auschwitz’de ne yapıldıysa aynısı yapılarak katledildi. Ne yazık ki insanoğlu yine aynı tavrı gösterdi. Bir kısmı görmezden geldi, at gözlüklerini taktı; ne oluyor, ne bitiyor hiç duymadı, görmedi, anlamadı. Bir kısmı ‘Ama onlar da…’ diyerek zalime karşı zalimin yanında durarak birtakım mazeretler üretmeye kalktı. Her ikisinde de ‘uluslararası camia’ dediğimiz şey, topyekun sınıfta kaldı.”
Kurtulmuş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında bazı ülkelerin olayları görmezden geldiğini, bazılarının ise buna tepki gösterdiğini dile getirdi.
Gazze’de 2 milyon 300 bin insanın her taraftan kuşatıldığının altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Dünyada böylesine asimetrik güç kullanımı hiçbir yerde görülmemiştir. 10 bine yakın insan, 26 gün içinde hayattan koparılmış, hastaneleri bombalanmış, elektrikleri yok, suları yok, yiyecekleri yok. İnsanlar artık ağır yaralı olanlara bakamıyorlar bile, bir kenara bırakılıyor, ‘nasıl olsa ölecek’ diye. Böyle bir tavır içerisinde, yine dünyada aynı tavırlar sergileniyor. Bir kısmı zalimin yanında yer alıyor, ‘Ama onlar da…’ diye başlıyor söze, bir kısmı hiç görmüyor. Ne yazık ki bir kısmı da bu utancın ortağı oluyor. Çok şükür dünyanın dört bir tarafında ise çok farklı kültürlerden, çok farklı dinlerden insanların içerisinde insaf sahibi, vicdan sahibi olanlar ‘Yeter bu kadar olamaz, bu kadar insanlık dışı bir şey olamaz, bu kadar çok insanlık düşmanı bir saldırı olamaz.’ diyorlar.
Birleşmiş Milletlerin (BM) dünyadaki sorunlar karşısında çözüm üretemediğini belirten Kurtulmuş, “BM, dünyada artık hiçbir savaşı sonlandırabilme, hiçbir insan yapımı meseleyi çözebilme kabiliyetine sahip değildir. BM ne göç meselesini çözebilir ne küresel ısınma meselesini çözebilir ne dünyadaki açlık, kıtlık meselesini çözebilir ne de Afrika’daki kitlesel yoksulluk meselesini çözebilir. Çünkü sistem bunun üzerine kurulmamıştır. Sistem kim güçlüyse onun sözünün hakim olması üzerine kurulmuştur. Bu sistem yürümez.” diye konuştu.
Bosna Hersek Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Denis Zvizdic de programa katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek buradaki öğrencilere hayatta başarılı olabilmeleri yönünde tavsiyelerde bulundu.
Zvizdic, Fatih Sultan Mehmet’in, “Aklı öldürürsen ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür” sözünü anımsatarak şunları söyledi:
“Eğitim her şeyin anahtarıdır. Bunu bize en iyi Türkiye Cumhuriyeti örneği göstermektedir. Son 20 yılda kimliğinin ve kapasitesinin farkına varan gençler sayesinde siyasetin, ekonominin, toplumun ve yaşamın her alanında inanılmaz başarılara imza atıldı.”
Kurtulmuş, üniversitede yapılan yarışmalarda dereceye giren öğrencilere hediyelerini ve ödüllerini takdim etti.
Programa, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, Türkiye-Bosna Hersek Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, AK Parti Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, IUS Rektörü Ahmet Yıldırım, IUS Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş, Saraybosna Eğitim ve Öğretimi Geliştirme Vakfı (SEDEF) Başkanı Hasan Topaloğlu, Bosna Hersek’teki Türk kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda öğrenci katıldı.